Yenilenebilir Enerji ve İklim Krizi

,

Yenilenebilir Enerji, iklim değişikliği ile mücadelenin çıkış yolu mu?

Dünyanın enerji arz pastasını kömür, petrol ve gazdan uzaklaştırıp güneş, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir kaynaklara geçiş yapmasını sağlamak, emisyonları ve etkilerini azaltmakta kritik rol oynayacağı açıktır.

İklim değişikliği tehdidi, günümüzde insanlığın karşı karşıya olduğu en acil sorunlardan birisi olduğu ortadadır. Atlattığımız pandemi, mikro ekonomik krizler ve bölgesel savaşlarda da dahil olmak üzere, insan türünün geleceğini doğrudan tehdit eden daha büyük bir düşman olmadığını düşünüyorum. Sera gazı emisyonları artmaya devam ettikçe gezegenimizde hava koşulları daha aşırı hale geliyor ve ekosistemler bozuluyor. Bilimsel açıdan da geniş bir görüş birliği olduğu üzere, iklim değişiklikliğinin kök sebebi kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtların yakılmasının sebep olduğu insan faaliyetleridir.

Dolayısı ile bu olumsuz etkileri minimize etmek adına, fosil yakıtlardan temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına, örneğin güneş ve rüzgar enerjisine geçiş yapmak acil ve global bir ihtiyaç haline gelmiş durumda. Yenilenebilir enerji, tam da bu noktada iklim değişikliğiyle mücadelede büyük bir fark yaratma potansiyeline sahip duruyor.

Fosil Yakıtlar ve İklim Değişikliği Arasındaki Sebep-Sonuç İlişkisi

Enerji sektörü, daha doğru ifade ile; kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtların yakılması, dünya genelinde sera gazı emisyonlarının başlıca nedeni olarak durmakta.

1800’lerin ortalarında Sanayi Devrimi başladığından beri medeniyetin gelişmesiyle parabolik hızla yükselen insan faaliyetleri, atmosfere daha fazla ısıyı hapseden sera gazlarının yayılmasına sebep oldu. CO2 yoğunluğu bu dönemde %45’ten fazla artmış, dünyanın yüzey sıcaklığı, 1850-1900 yılları arasına kıyasla 2011-2020 yıllarında 1,09 °C daha yüksek ölçmüşmüş durumda. Bu insan kaynaklı ısınma, doğal sera etkisini artırmakta ve daha yüksek küresel yüzey sıcaklıkları ile benzeri görülmemiş oranda ve ölçekte iklim değişikliklerine yol açmaktadır.

Dolayısı ile fosil yakıt kullanımını azaltmak, sera gazı emisyonlarını düşürmek ve insan faaliyetlerinden kaynaklanan küresel ısınmayı ve iklim değişikliğini hafifletmek için kritik öneme sahiptir. Dünyanın enerji arz pastasını kömür, petrol ve gazdan uzaklaştırıp güneş, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir kaynaklara geçiş yapmasını sağlamak, emisyonları ve etkilerini azaltmakta kritik rol oynayacağı açıktır.

Yenilenebilir Enerjinin Büyümesi

Uluslararası Enerji Ajansı’na (IEA) göre, yenilenebilir elektrik kapasitesi artışları 2023 yılında tahmini 507 GW seviyesine ulaşarak 2022’ye göre neredeyse %50 daha yüksek bir artış göstermiştir ve 130’dan fazla ülkede sürekli politika desteği, küresel büyüme eğiliminde önemli bir değişime yol açmıştır. Bu büyümenin önümüzdeki yıllarda da artarak devam etmesi bekleniyor.

  • Güneş enerjisi: Fotovoltaik paneller aracılığı ile elektrik enerjisi üretimi, 2022 yılında rekor seviyede 270 TWh (yüzde 26 artış) artarak neredeyse 1.300 TWh seviyesine ulaştı. Bu, tüm yenilenebilir teknolojiler arasında en büyük mutlak üretim artışı olup, tarihinde ilk kez rüzgar enerjisini geride bıraktı (IEA).
  • Rüzgar enerjisi: 2022 yılında rüzgar enerjisi üretimi rekor seviyede 265 TWh (yüzde 14 artış) artarak 2.100 TWh seviyesini aştı. Bu, güneş PV’nin ardından tüm yenilenebilir enerji teknolojileri arasında ikinci en yüksek büyüme olmuştur (IEA).

Yenilenebilir Enerji Emisyonları Nasıl Azaltır?

Güneş, rüzgar, jeotermal ve hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmak, kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtlarla karşılaştırıldığında sera gazı emisyonlarını önemli ölçüde azaltacaktır.

Yapılan çalışmalar da yenilenebilir enerjilere geçişle dramatik emisyon azaltımlarının mümkün olduğunu göstermektedir. Örneğin, Stanford Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, 139 ülkenin 2050 yılına kadar %100 yenilenebilir enerjiye geçmesi durumunda fosil yakıtlardan kaynaklanan küresel CO2 emisyonlarının %62 oranında azalabileceğini ortaya koymuştur. Yenilenebilir enerji kaynakları, şu anda küresel elektrik üretiminin %26’sını oluşturmaktadır, ancak Paris Anlaşması iklim hedefleri doğrultusunda ilerleyebilmek için 2030 yılına kadar en az %50’ye ulaşması gerekmektedir.

Yenilenebilir portföy standartları, karbon fiyatlandırması ve temiz enerji vergi kredileri gibi hükümet politikaları, birçok ülkede yenilenebilir enerji büyümesini teşvik etmede etkili olmuştur. Örneğin, Almanya 2000 yılında elektrik üretimindeki yenilenebilir enerji payını %7’nin altındayken 2019’da %36’nın üzerine çıkarmıştır ve bu büyük ölçüde destekleyici politikalar sayesinde gerçekleşmiştir. Yenilenebilir enerjiyi fosil yakıtlardan daha erişilebilir ve uygun maliyetli hale getiren akıllı politikaların uygulanmaya devam etmesi, emisyon azaltımlarını teşvik edecektir.

Genel olarak, dünya çapında enerji ağlarını güneş, rüzgar ve hidroelektrik gibi temiz kaynaklara dönüştürmek, enerjiyle ilgili karbon emisyonlarının neden olduğu iklim değişikliğini hafifletmek için elimizdeki en etkili araçlardan biridir.

Bu yazının orijinaline ve daha fazlasına Medium hesabımdan ulaşabilirsiniz.

Yorum bırakın

Merhaba !

Merhaba Ben İskender Kökey, kişisel bloğuma hoş geldiniz. Bu web sitesinde tamamen kişisel meraklarım doğrultusunda ürettiğim içerikleri bulacaksınız. Hakkımda daha fazla bilgi almak için sizi HAKKINDA sayfasında davet edebilirim. Eğer bu blog sayfasının amacı ve içerikleri hakkında bilgi almak isterseniz sizi yayınlanan ilk yazı olan Merhaba Dünya! sayfasına yönlendirebilirim.